Küçük Na't
Göz seni görmeli, ağız seni söylemeli
Hafıza seni anmak ödevinde mi
Bütün deniz kıyılarında seni beklemeli
Sen Eskimoların ısınması sevgililer mahşeri
Aklım yeni bir akıldır çiçeklerden
Mantığım mantığın üstünde yeni
İçimde Nuh'un en yeni tufanı
Dünyaya ayak basıyorum yeniden
Göz seni görmeli ağız seni söylemeli
Bütün deniz kıyılarında seni beklemeli
Yüzlerce yıl geçiyor belki bir bulut geçiyor
Ben yeni doğmuş bir çocuk gibi
Herkesin konuştuğu dilden mahrum
Ama yepyeni bir dil konuşmanın sevinci
Bütün deniz kıyılarında seni anmalı
Sen buzulların erimesi Eskimoların ısınması
Peygamber
Odur "gaye insan, ufuk peygamber"
O ki; ne hayal, ne rüya, ne de zan,
Ondan bize en kutsi haber;
Kuran, sünnet, ölüm, mahşer ve mizan...
O ki tüm çileye, derde hekimdir,
O ki içimdeki aşka hakimdir,
Beni ona aşık yapan da kimdir?
Ve yüreğime o sevgiyi yazan.
Onsuz boyun büktü baharda güller,
Ötmüyor bahçemde artık, bülbüller,
Hep gözyaşlarıyla soldu sümbüller,
Hasret çiçeğime vurdu bir hazan.
Bereketli On iki Dirhem
Hz. Ali (a.s), Hz. Peygamber-i Ekrem (s.a.v) tarafından bir gömlek almak için pazara gitmekle görevlendirilir. Hz. Ali (a.s) pazara gidip on iki dirheme bir gömlek alarak eve döner. Bu arada Hz. Resulullah (s.a.v) ile Hz. Ali (a.s) arasında şöyle bir diyalog geçer:
Hz. Resulullah (s.a.v): “Bu gömleği kaça aldın?”
Hz. Ali: “On iki dirheme.”
Hz. Resulullah (s.a.v): “Bu gömleği pek sevmedim, bundan daha ucuzunu istiyorum. Acaba satıcı bunu geri almaya hazır olur mu?”
Hz. Ali (a.s) diyor; bunun üzerine, gömleği alıp çarşıya döndüm, Hz. Peygamber’in isteğini satıcıya ilettim, satıcı da kabul etti. Parayı alıp Hz. Peygamber (s.a.v)’in yanına döndüm. Bir gömlek almak için Hz. Resulullah (s.a.v) ile birlikte pazara doğru hareket ettik. Yolun yarısında Hz. Resulullah (s.a.v)’ın gözü, ağlayan bir cariyeye ilişti. Hz. Resulullah (s.a.v) onun yanına gidip: “Neden ağlıyorsun?” diye sordu. Cariye: “Ev sahibi bana dört dirhem verdi, bir şeyler almak için beni çarşıya gönderdi. Fakat ben parayı nasıl kaybettiğimi bilemiyorum, şimdi eve dönmekten korkuyorum” dedi.
Hz. Resulullah (s.a.v) on iki dirhemden dört dirhemi cariyeye verdi ve: “İstediğin şeyleri al ve eve dön” buyurdular.
Hz. Resulullah (s.a.v) da Allah’a şükredip pazara doğru hareket etti; pazardan dört dirheme bir gömlek alıp giydi, Allah’a hamdederek eve doğru yola koyuldu. Bu arada yol üzerinde bir çıplağı görünce, gömleğini çıkarıp ona verdi ve tekrar çarşıya geri döndü, geriye kalan dört dirheme bir gömlek alıp giydi ve eve doğru hareket etti. Yolun yarısında yine aynı cariyeyi üzüntülü ve şaşkın bir halde gördü. Bunun üzerine: “Neden evinize gitmedin?” diye sordu.
Cariye: “Ya Resulullah ! Gecikmişim, beni dövmelerinden korkuyorum” dedi.
Resulullah: “Gel birlikte gidelim, evinizi bana göster ben suçundan geçmeleri için aracı olurum” buyurdu.
Hz. Resulullah (s.a.v) o cariye ile birlikte yola koyuldu. Evlerine yetiştiklerinde cariye: “İşte bu bizim evdir” dedi.
Hz. Resulullah (s.a.v) kapının arkasından yüksek bir sesle: “Ey ev sahibi! Selam’un- aleykum” diye seslendi; ama bir cevap gelmedi. Hazret ikinci kez selam verdi, yine bir cevap duyulmadı. Üçüncü kez bir daha selam verdiğinde, “Aleyke’s- selam ya Resulellah ve rahmetullahi ve berekatuh” diye cevap verdiler.
Hz. Resulullah (s.a.v): “Neden ilk ve ikinci defada cevap vermediniz? Acaba benim sesimi duymadınız mı?” buyurdular.
Ev Sahibi: “Hayır, ilk defasında duyduk, senin olduğunu bile anladık” dedi.
Hz. Resulullah (s.a.v): “ Öyleyse neden geç cevap verdiniz?”
Ev sahibi: “Senin sesini bir kaç defa duymak istedik.”
Hz. Resulullah (s.a.v): “Sizin bu cariyeniz gecikmiştir, onu muahaza etmemeniz (cezalandırmamanız) için size rica etmekten ötürü buraya geldim.”
Ev sahibi: “Ya Resulullah! Sizin mübarek ayağınızın hürmetine bu cariye artık şimdiden azattır (hürdür).”
Daha sonra Hz. Resulullah (s.a.v) kendi kendisine: “Allah’a şükür, ne de bereketli on iki dirhemdi! İki çıplağı örttü, bir köleyi de azat etti” buyurdular.
9- Ya Resulullah! Bana Tavsiye Et!
Hz. Ali (a.s) şöyle diyor:
Bir şahıs Resulullah (s.a.v)’ın huzuruna gelerek Hazret’in kendisine tavsiye etmesini istedi. Hz. Resulullah (s.a.v) ona şöyle tavsiye ettiler:
“Benim sana tavsiyem şudur ki; parçalansan, ateşe atılıp yakılsan bile, Allah’a şirk koşma.
Annene ve babana eziyet etme; eğer dünyadan göçmeni bile emretseler öyle yap.
İhtiyacından fazla kalan malını dini kardeşinin ihtiyarına bırak.
Müslüman kardeşinle karşılaştığında açık yüzlü ol.
Halka ihanet etme.
Gördüğün her Müslüman’a selam ver.
İnsanları İslam’a davet et.
Bil ki, her sorunu çözmenin (sıkıntısı olanın sıkıntısını gidermenin), Hz. Yakub’un oğullarından bir köleyi azat etmek kadar sevabı vardır.
Bil ki, şarap ve her sarhoş edici şey de haramdır.”